Evlilik Korkusunun 7 Nedeni

Yüzyıllardır kutsal kurum olarak adlandırılan evlilik, çoğu insanın hayallerini süslerken, kimileri için de ciddi bir korku kaynağı. Özellikle metropol hayatı ve uzun yıllar yalnız yaşamak evlilik korkusunu tetikliyor. Evlilik korkusunu yaşayan çiftler mutlu beraberliklerini evlilik aşamasında sonlandırabiliyor. Peki, evlilik kutsal bir bağ mı, yoksa sadece ilişkiyi yürütmek adına sorumluluk almak mı?

Evlilik korkusu, kişinin çevresinde ve ailesinde yaşadığı olumsuz evlilik örneklerinden edindiği bilgiler doğrultusunda yaşadığı psikolojik bir bağlanma korkusudur. Farklı kültür ve farklı ailelerde yetişen kişiler karşı tarafa bağlanarak kendilerini bu zorlu kurumun içine sürüklemek istemez. Evlilikte çoğul düşünerek bu doğrultuda kararlar alması gereken bireyin yaşadığı olumsuz duygu evlilik korkusunu oluşturur. Evlilikten korkan insanlar daha çok bekar ve yalnız yaşayan insanlarla görüşmek ister, fazla mükemmeliyetçi düşünürler ve evlilikle ilgili sorulara çelişkili cevaplar verirler.

Evlilik Korkusunun Nedenleri

1. Diğer çiftlerin geçimsizliği.

Evlilik korkusunun en büyük nedenleri, çevresel ve ailesel faktörlerdir. Örneğin; kişinin ailesinde anne ve babanın mutsuz ve sürekli tartışıyor olması bu korkuyu doğurabilir. Ayrıca kişinin çevresinde yaşayan evli çiftlerin kavgalarına ya da tartışmalarına şahit olması da bu korkunun artmasına sebep olabilir. Buradan yola çıkarak kişi zihninde çelişkiler yaşar ve kendisinin de mutsuz bir evliliğinin olacağına inanır. Dolayısıyla evlenmekten vazgeçer ve evlilik kurumuna olan ilgisi de zamanla yok olur.

2. Mükemmeliyetçilik

Diğer bir neden ise uzun süre yalnız yaşayan bir insanın, başka biriyle birlikte yaşamayı kabul etmekte zorluğudur. Fakat bu durum mutlu bir ailede yaşamış çocuklarda da görülebilmektedir. Bunun nedeni ise mutlu bir ailede büyüyen çocuğun mükemmeliyetçi bir ruh halinde olması ve karşı taraftan da bunu beklemesidir. Kısacası, mükemmeliyetçi olmak da bu korkunun oluşmasına sebep olabilir.

3. Boşanmanın Zorluğu

Ülkemizde ailevi ve çevresel baskılar nedeniyle boşanmanın zor olması da evlilik korkusunu tetikleyen faktörlerden biridir. Kimse boşanmak için evlenmez elbette. Ama “Günün birinde ya boşanmam gerekirse!” düşüncesi ve bunun bilinç altında yarattığı zorluk, evlilik düşüncesini ya engellemekte ya da öteletmektedir.

4. Maddi İmkansızlıklar

Söz, nişan, kına gecesi ve düğün gibi geleneksel uygulamaların getirdiği stres ve maddi zorluklar da insanları evlilikten uzaklaştırmaktadır. Özellikle Türkiye gibi adet ve geleneklerin maddi olarak çiftlerin ve ailelerinin üzerlerine bıraktığı yük hiç de azımsanacak gibi değildir. Üstelik insanların satınalma güçlerinin düşük olması evlilik düşüncesini tam bir çıkmaza sokmaktadır.

5. Daha İyi Bir Eş Bulma Düşüncesi

Daha iyi bir eş bulma düşüncesi de, evliliği zorlaştıran nedenlerden biridir. Adayları, ekonomik, kültürel ve eğitim alanında sürekli başkalarıyla kıyaslamak bir süre sonra kişiyi kronik bekarlığa götürebilir.

6. Sadakat Zorunluluğu

Evli bir erkek, bekar ama sevgilisi olan bir erkeğe göre her zaman daha sadık olmak zorundadır. Bekar erkeklerin kaçamakları affedilir olabilir ama konu evlilik olunca, aynı hoşgörüden söz edilemez. Aynı durum erkekler kadar olmasa da, kadınlar için de geçerlidir. Dolayısıyla “kaçamak özgürlüğü”nden feragat etmek istemeyen kişi evlilik düşüncesini hep öteler.

7. Özgürlüğün Kısıtlanması

Evlenince ev işlerine katkı sağlamak, anne ve baba olmak, ileride çocuğa iyi bir yaşam sunmak ve özgürlüğün kısıtlanması (örneğin; halı saha maçlarına ve gece gezmelerine gidememe gibi) ihtimali de kişileri evlilikten uzaklaştırabilir. Bu kişiler evlilik sürecinde hayatlarının giderek monotonlaşacağını düşünerek evlilikten uzak durur.

Evlilik Korkusu Nasıl Yenilir?

Evlilik korkusunu yenmek için kişinin özgüveni kadar başkalarına da güvenmesi gerekmektedir. Bu korkuyu yaşayanların, paylaşmayı öğrenmeleri ve önyargısız olmaları gerekir ve doğru bir ilişkiden neler beklediğini tam anlamıyla düşünmelidir. Unutulmamalıdır ki, düzgün, düzenli ve disiplinli yaşamak, kişisel başarının anahtarlarından biridir. Sağlıklı toplumlar, sağlıklı ailelerden oluşur. Sağlıklı evlilikler bir toplumun en sağlam dinamikleridir. Bu nedenle düzenli, başarılı bir yaşam ve sağlıklı, uzun ilişkiler yaşayabilmek için gerekirse psikolojik destek alınmalıdır.

Bir Yorum Yaz

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir