Bir İlişkiyi Hızla Yıpratan 7 Kişisel Hata

İş, tartışmaya geldiğinde bir çoğumuzun ne yazık ki kişisel hataları vardır. Bu hatalar ise maalesef sorunları olduğundan daha kötü hale getirmek ve başka problemler yaratmak gibi bir etkiye sahiptir. Aslına bakarsanız bu hataları ne kadar sık yaparsanız ilişkinizi o kadar kısa sürede mahvedersiniz. Bunu bilmenize rağmen sıkça yaptığınız ve tartışmaları kavgaya dönüştüren bu 7 kişisel hata şunlardır;

1. Bel Altı Vurmak

Bu hatayı listenin en üzerine koydum çünkü bu şekilde tartışmak çok yıkıcıdır. Zaman zaman karşımızdaki kişinin yumuşak karnına ya da zayıflıklarına bilmeden dokunabiliriz. Bu genelde birbirlerini pek iyi tanımayan insanlarda görülür. Ama uzun dönem romantik bir aşk ilişkisi yaşayan çiftlerde ve evliliklerde –ki her iki durumda da kişiler birbirlerini iyi tanımaktadırlar- bu taktik genellikle bilinçli olarak kullanılır. Bel altına vuran kişi karşısındakini kıracağının farkındadır ve bunu isteyerek yapar. Aslında asıl mesele de zaten budur. Amaç, karşınızdaki kişiyi incitmektir. Bazen insanlar kendileri çok kırıldıkları için bir tepki olarak bel altı da vurabilirler.

Ancak bu davranış bilinçli olarak yapıldığından partnerin bunun üstesinden gelmesi kolay olmayacaktır. Çünkü sadece yumuşak karnından darbe almış olmaktan dolayı değil aynı zamanda sevdikleri kişinin bile isteye kendilerini kırdığını bildikleri için de çok incineceklerdir. Eğer bu tür bir davranış başkalarının yanında gerçekleşirse ki saldırıya uğrayan kişi başkalarının yanında kendini rahat müdafaa de edemeyeceğinden çok daha ağır neticeleri olabilir.

2. Hesaplaşmak (İntikam Almak)


Hesaplaşmaya çalışmak ya da intikam almak, incinmeye verilecek tepkiler arasında şüphesiz ki en çocukça olanıdır. Her ne kadar sizi kırmış birini kırmak istemek doğal olsa da taraflardan biri bu döngüyü kırmazsa incinme çok daha derinlere ulaşabilir. Küçük bir kar tanesi misali başlayan tartışma bir çığ gibi büyüyebilir. Kısa zaman sonra aslında tartışmanın çıkış noktası olan sorun nedeniyle kavga etmediğini fark edersiniz. Sizin yaptığınız bir güç ve kontrol savaşı haline dönüşür ve bu sorunun çözümü için hiçbir anlam taşımaz. Hesaplaşmak aslında son sözü söylemek ve haklı çıkmaya çalışmaktır. Savunma döngüsü sizi ve partnerinizi birbirinizden uzaklaştırır. Birbirinize düşmanmış gibi davranmaya başlarsınız. Hesaplaşma peşine düşünülünce her iki taraf da kaybeder. Her iki taraf da aynı çizgide devam ederse çifter arasında güven giderek azalır. Birbirinizden uzaklaşırsınız çünkü her ikiniz de kendinizi korumakla meşgul olmak zorunda kalırsınız.

3. Suçlamak

Suçu başkasına atmak hepimizin zaman zaman yaptığı bir şeydir ama soruna çözüm getirmez. Suçlamak bir sorunun nedenini bir başkasına bağlamak, suçu başkasının üzerine atarak sorumluluk almaktan kaçmaktır. Suçlamak iletişimi bitirerek gerçeğin sahte bir görüntüsüne dönüşür, “Ben haklıyım ve sen haksızsın!

Genellikle bu karşılıklı suçlama “oyunu” taraflardan birinin “Sen zaten her zaman”, “Sen hiçbir zaman” ya da Senin yüzünden” ile başlayan cümleler kurmasıyla başlar. Suçlayarak tartışan insanların en büyük silahları haklı çıkmak ve diğer tarafa üstün gelmektir. Direk olarak kendi kırgınlıklarından bahsederek zayıflıklarını ortaya koymak istemezler. Bunun yerine karşılarındakini suçlarlar ve uzaklaşırlar. Bu tip insanların özgüvenleri düşüktür, aksi durumda karşılarındaki insanın duygu, düşünce ve fikirlerini dinleme riskini alabilirlerdi, değil mi?

4. Yok Saymak


Bir çok çift sorunu görmezden gelmeye, yok saymaya çalışır çünkü eğer sorunların üzerine giderlerse ilişkilerinin zarar göreceğinden korkarlar. Yüzeye çıkan sorunları halının altına süpürürler. Ancak anlayamadıkları şudur ki, sorunları görmezden gelmek onları çözmek demek değildir. Sadece bir süreliğine düşünmemektir. Bu sorunlar başka şekillerde kendilerini göstermeye başlarlar. Romantik ilişkilerde ve evliliklerde çiftlerin birbirinden uzaklaşması ve yakınlaşma zorlukları yaşanabilir. Her şey güzel gözükebilir ama derin değildir.Eğer bir çift sorunları birlikte doğru şekilde analiz edebiliyorsa daha fazla yakınlaşabilirler.

5. Önemsizleştirmek

Bu farklılıklarla başa çıkabilmek için kullanılan oldukça işlevsiz bir stratejidir. Bu genelde tarafların kendi duygularını ya da tercihlerini ortaya koyması ve diğer tarafın hayal kırıklığına uğraması ile gerçekleşir. Taraflardan biri diğerinin duygularını, endişelerini önemsizleştirmeye ya da görmezden gelmeye, daha kötüsü küçümseye veya önemsizleştirmeye başlar. Çünkü aksi durumda sorun çıkabileceğinden korkar.

Çoğunlukla dinleyen taraf diğer tarafın endişelerini azımsayarak yardımcı olduğunu zanneder. Ya da ne yapacağını bilmediği için yok sayar. Veya hızlıca bir çözüm bularak sorunu ortadan kaldırabileceğini zanneder. Sorunu olan kişi bu durumda yanlış anlaşıldığını, duygularının önemsenmediğini ya da küçümsendiğini düşünebilir.

6. Parlamak (Patlamak)

Öfkelerini ya da mutsuzluklarını uzun süre içlerine atan insanlarda bir süre sonra patlama, parlama eğilimi vardır. Bu gibi durumlarda duygu patlamaları fiziksel olarak zarar vermek, kırıp dökmek ve şiddet ile kendilerini gösterebilir. Sık sık parlayan insanların hoşgörü eşikleri düşüktür ya da öfke kontrolü ile ilgili sorunları vardır. Buna ek olarak sorun çözme yetenekleri de zayıftır. Tuhaf olan ise sıklıkla parlayan insanlar sorunlardan aşırı derecede korkar ve rahatsız olurlar. Bu nedenle de kontrollerini kaybedene kadar sorunları yok sayarlar.

Böyle sık sık yaşanan parlamalar bir ilişkiyi savaş alanına çevirebilir. Bu tip ilişkilerde genellikle yaşanan kavgaları balayı evreleri izler çünkü öfkeli taraf karşı tarafın kalbini kırdığı için gönül almaya çalışır. Bu şekilde ilişkilerini daha durağan bir hala getirmek isterler. Ne yazık ki eğer bu kişi öfkesi ile alakalı olarak yardım almazsa ilişkiyi mahvetmeye devam edecektir. Öfke ve balayı döngüsü genellikle fiziksel şiddetin de yaşandığı ilişkilerde sıklıkla görülür ve zaman içerisinde korku ve öfke çiftleri bir arada tutan yegane şeyler haline gelebilirler.

7. Geçmişe Takılmak


Geçmişte yaşanan kırgınlıklara tutunmak çiftleri birbirlerinden uzaklaştırır. Geçmişteki kırgınlıklarını bir türlü geride bırakamayan kişi yeniden incinmemek için kendisini korumak amacıyla partneriyle yakınlaşmaktan korkabilir. Bazen taraflardan biri öfkesinin nedenini temize çıkarmak için bu kırgınlıkları bahane edebilir, örneğin; yine bu kırgınlıkları ihanetlerinin bir bahanesi olarak gösterebilirler.

Geçmişte yaşananları unutmanın çok ama çok zor olduğu bazı durumlar olabilir. Bazen taraflar birbirlerini o kadar incitmişler ve birbirlerine o kadar kötü muamele etmişlerdir ki birbirlerine karşı çok az olumlu duyguları kalmıştır. Bu gibi durumlarda birlikteliklerine devam etmeyi ancak duygusal olarak farklı hayatlar yaşamayı ya da ayrılmayı (boşanmayı) seçerler.

Samimiyet ve mahremiyeti yakalamak ve onu korumak için her iki tarafın da geçmiş kırgınların kamburunu üzerinden atması gerekmektedir. Bu yaşananları onaylamaları ya da kabul etmeleri anlamına gelmez. Bu kırgınlık her zaman var olacaktır ancak kırılmış olan taraf bununla başa çıkmayı öğrenmelidir.

Bir Yorum Yaz

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir